Kimse Benim Emeğimi Yok Sayamaz!

Mürekkep Kokusu ile Yazılan Bir Hayat: Emeği Yok Sayamazsınız, Gücünüz Yetmez

Mürekkep Kokusu ile Yazılan Bir Hayat: Emeği Yok Sayamazsınız, Gücünüz Yetmez

Gazeteci Remzi HAYTA’nın Kaleminden…

Kimse Benim Emeğimi Yok Sayamaz.

Kimsenin gücü de yetmez, nefesi de yetmez.

Bir insanı seversiniz ya da sevmezsiniz; bu herkes için geçerlidir. Kimsenin herkesi sevme gibi bir mecburiyeti yoktur.

Ama bir insan işine yıllarını vermişse, bir ömür ortaya koymuşsa, orada durup saygı göstereceksiniz.
Emeği görmezden gelmek, yok saymak, silmeye kalkmak kimsenin haddine değildir.

Ben Boztepe çocuğuyum.

Varoşta büyüdüm.

Yokluğun ne olduğunu bilirim.

Hangi imkânsızlıklarla yetiştiğimizi, bizim mahallede, benim yaşımdaki herkes çok iyi bilir.

Biz bir yerlere dişimizle, tırnağımızla geldik.

Arkamızda ağa babalar yoktu.

Elimizden tutan dayılarımız olmadı.

Ne olduysa, kendi emeğimizle oldu.

16 yaşında çalışmaya başladım.

GAMEDA’da…

Gazete dağıtım şirketinde…

Malatya’nın tüm gazeteleri kamyonlarla Adana’dan gelir, dergiler, mecmualar tek tek sayılır, bayilere dağıtılırdı.

Ben daha 16 yaşındayken mürekkep kokusu ile büyüdüm.

1984 yılında Günaydın’da, haftalık Özden Gazetesi’nde muhabirliğe başladım. Sabah erken saatlerde işimizi bitirir, sonra haber peşine düşerdik.

Koşardık…

Yorulmazdık…

Çünkü gazetecilik bir iş değil, bir sevdadır.

1986 yılında Sabah Gazetesi yayın hayatına başladı. Ve ben tam 16 yıl Sabah Gazetesi’nin temsilciliğini yaptım. Daktilonun bile zor bulunduğu zamanlardı. Haberleri elimizle yazardık.

Zenit marka fotoğraf makinesiyle çektiğimiz fotoğrafları zarfa koyar, yaz kış demeden, yağmurda, soğukta, karda, otobüsle Adana’daki bölge müdürlüğüne gönderirdik.

Ne çileler çektiğimizi Gazeteci Nihat Abacı çok iyi bilir.

O dönem Malatya’da 5-6 gazeteci vardı.

Saygı vardı.

Duruş vardı.

Haddimizi bilirdik.

Biz hâkim değildik, savcı değildik.

Biz olanı görür, olanı yazar, gazeteye gönderirdik.

Kimseyi yargılamazdık.

Giyimimize, kuşamımıza dikkat ederdik. Önce saygıyı öğrendik.

1992 yılında haftalık Gündem Gazetesi’ni çıkarmaya başladım. Bir yandan Sabah Gazetesi temsilciliğim sürerken, bir yandan da kendi gazetemi çıkarıyordum.

Gündem Gazetesi iki yıl sürdü. Yorulmazlar Matbaası’nda basılırdı.

Sonra dönemin TSO Başkanı Abdurrahman Yavuz hakkında seçim döneminde yazdığım bir haber nedeniyle tekzip gönderildi. Yayınlamadım.

Sonrası mahkeme…

Para cezası…

Ödeyemeyince cezaevi…

Cezaevine girdim.

Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni, rahmetli Ahmet Vardar, içeride olduğumu duyunca Sabah Gazetesi adına 10 bin TL gönderdi. O para olmasa 365 gün yatacaktım.

1996 yılında, yazı işleri müdürlüğünü Kayhan İnceoğlu’nun yaptığı, Malatya’nın ilk renkli haftalık gazetesi Flaş Haber’i çıkardım.

Baskıyı Adana’da, Tercüman tesislerinde yaptırıyordum. Bin adet baskı 5 dakikada bitiyordu. Devasa makineleri ilk gördüğümde şok olmuştum. 16 yıl gazete çıkardım.

Sonra dergi…

Sonra internet…


Bugün hâlâ malatyaflashaber.com ile mesleğimi sürdürüyorum.

Yaklaşık 45 yıllık bir meslek hayatı bu.

Ve bugün…
Bir şok yaşadım.

Malatya Ticaret ve Sanayi Odası’nın 102 yıllık kurumsal hafızasını anlatan “Bir Asrın Tanığı Malatya Ticaret ve Sanayi Odası” adlı kitapta… Bir akademisyen tarafından hazırlanan bu çalışmada;

– 1992 yılında çıkardığım Gündem Gazetesi yok,

– 16 yıl yayınlanan Malatya Flaş Haber yok,

– Malatya basınında derin izler bırakmış Sonsöz Gazetesi yok.

Ama yeni kurulmuş, birkaç yıllık yayınların isimleri var.

Bunun adı nedir biliyor musunuz?

Emek hırsızlığıdır.

Görmezden gelmedir.

Saygısızlıktır.

Benim reklama ihtiyacım yok.

Çok şükür, Türkiye’nin her ilinde Remzi Hayta ismi bilinir.

Çoğu gazeteci daha doğmadan,

Biz mürekkep kokusu ile büyüdük.

Ben bu yazıyı o akademisyene yazmıyorum.

Ona bu fırsatı, bu imkânı verenlere kızgınım.

Benim 45 yıllık emeğimi kimse çalamaz.

Kimse lafta da silemez.

Alnım açık.

Yüzüm pak.

Gazeteciliğe âşık, sevdalı biriyim. Gazetecilikten başka bir işim olmadı.

Gazetecilik bir sevdadır. Bunu bilmeyenlere ne anlatırsak boş.

İsterseniz kitaplara yazmayın. Benim ismim basit bir isim değildir.

Remzi Hayta bu şehirde bir markadır.

Beni sevmeyen olur.

Düşman gören olur.

Olmazsa şaşardım zaten.

Ama ben önce insanım, sonra gazeteciyim.

Şunu iyi bilin:

Kendiniz çalın, kendiniz oynayın.

Kimi mutlu ediyorsanız onun yanında olun.

Ama emeğe saygısızlık yapanlar,

Bir gün o yok saydıkları emeğin altında kalır.

Bu yazı benim hayatımdır.

Bu yazı benim onurumdur.

Bu yazı mürekkep kokusuyla yazılmış bir ömrün kaydıdır.

Ve bu emek…

Asla silinmez.

Bakmadan Geçme

Malatya Derin Haber - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!
WhatsApp İhbar Hattı
ÇEKİN, GÖNDERİN, YAYINLAYALIM!