Malatya Turgut Özal Üniversitesinde 'Turgut Özallı Yıllar' Konferansı

Malatya Turgut Özal Üniversitesinde 8. Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal'ın 31. ölüm yıldönümü nedeniyle Eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in konuşmacı olduğu 'Turgut Özallı Yıllar' konferansı düzenlendi.

PAYLAŞ
Malatya Derin Haber - Editör

        Malatya Turgut Özal Üniversitesinde 8. Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal’ın 31. ölüm yıldönümü nedeniyle Eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in konuşmacı olduğu “Turgut Özallı Yıllar” konferansı düzenlendi. 

         Konferansa eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Malatya Valisi Ersin Yazıcı, Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep Bentli, İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay, Battalgazi Belediye Başkanı Bayram Taşkın rektör yardımcıları Prof. Dr. İlhan Erdem ve Prof. Dr. Orhan Gündüz, genel sekreter Doç. Dr. Ahmet Selim Özkan, genel sekreter yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Abuzer Yeşil, Malatya İl Emniyet Müdürü Arif Çankal, Malatya İl Jandarma Komutanı J. Alb. Ercan Altun, Malatya İl Milli Eğitim Müdürü Behçet Bakır, Malatya İl Müftüsü Şahin Yıldırım, İl Müftü Yardımcısı Abdullah Bekiroğlu, STK başkanları, il idari amirleri, gazeteci Yavuz Donat, basın mensupları ve çok sayıda akademik, idari personel ve öğrenciler katıldı.

        8. Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal için okunan Kuran-ı Kerim tilaveti ve il müftüsü Sayın Şahin Yıldırım’ın duası ile başlayan anma töreni, Turgut Özal’ın bilgi birikimi ve mesleki deneyimleri, yüksek bürokrasi görevleri, başbakanlık, bakanlık ve başbakanlık süreçleri, dünyadaki dönüşümü çözümleyerek modernleşmeci ama muhafazakâr bir anlayışa sahip yönetim anlayışı ve kişilik özellikleri ile birlikte değişimci ve yenilikçi kişilik özelliklerine yer veren sinevizyon gösterisi ile başladı.  

    Turgut Özal'ın vefatının 31. seneyi devriyesinde düzenlenen konferansa katılım sağladıkları için saygı ve şükranlarını ileterekaçılış konuşmalarına başlayan Malatya Turgut Özal Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Recep Bentli, rahmetli Turgut Özal’ın Türkiye'de bir döneme damgasını vurmuş, büyük bir dönüşüm hareketini gerçekleştirmiş siyaset ve devlet adamı olduğunu ve Özal’ın vizyonuyla Türk siyasetinde farklı bir çizgi geliştirdiğini, Türk toplumunu sürekli yeni kavramlarla tanıştırdığını belirtti. 

    Rektör Prof. Dr. Recep Bentli, “Türk siyasetini "Özal Öncesi Dönem" ve "Özal Sonrası Dönem" olarak adlandırmak, doğru bir yaklaşım olacaktır. Özal; reformist kişiliğiyle ekonomi, iç ve dış siyasette yeni bir dönemi ve yeni kavramları hayatımıza yerleştirmiştir. Onun oluşturduğu zihniyet dönüşümü, daha sonraki dönemlerde de siyasetimize yön vermiş ve Türkiye onun belirlediği ilkelerle yoluna devam etmiştir. 

        Bu durum, çizdiği vizyonun Türkiye için ne kadar isabetli olduğunu göstermektedir. Bu anlayışla Türkiye kabuğunu kırarak dünya siyasetinde de hak ettiği mevkiye ulaşmıştır. Özal, ekonomik anlamda çok önemli devrimler yapmıştır. 1980 öncesinde ‘yokluklar ülkesi’ olarak nitelendirilen Türkiye'de piyasa ekonomisine geçişi sağlamış ve sosyo-ekonomik alanda birçok tabuyu yıkarak büyük bir dönüşümü gerçekleştirmiştir.” ifadelerine yer verdi.

    Türkiye'de Özal'ın baş aktör olduğu yılların dünyanın ekonomik olarak yeniden yapılandığı bir dönem olduğunu belirten Prof. Dr. Recep Bentli, “Özal daha Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarı iken Türk Parasını Koruma Mevzuatının değiştirilmesi gerektiğini düşünüyordu. 29 Aralık 1983'te Özal'ın yaptığı en önemli iş, döviz bulundurmayı suç sayan mevzuatı değiştirmek oldu.

         Döviz ve TL ile birlikte altın ithali ve ihracı serbest bırakılınca, Türkiye gerilemedi aksine ekonomi hızla gelişmeye başladı. Uzun yıllar kimsenin cesaret edemediği bir değişikliği içeren bu karar, Türkiye'nin dünyayla bütünleşmesinin anahtarı oldu ve bütün ekonomik reformların temelini oluşturdu; Türk insanının düşünce yapısını değiştirerek dünya standartlarında çağdaş bir yaşam kalitesini aramaya özendirdi. 

       Açık fikirli ve öz güven sahibi olan Özal, 'Ekonomik olarak güçlü olan bir ülke siyasi anlamda da güçlü olacaktır’ sloganıyla yola çıkmış ve ülke ekonomisinin doğru bir yola oturtulmasının Türkiye'nin uluslararası prestijinin yeniden yükselmeye başlamasına imkân tanıyacağını sürekli vurgulamıştır. Özal, ‘Millet devlet için değil, devlet millet için vardır’ anlayışıyla gerek başbakanlığı gerekse cumhurbaşkanlığında milletine sevdalı bir politik duruş sergilemiştir.” dedi. 

    Rektör Prof. Dr. Recep Bentli konuşmalarında merhum Turgut Özal’ın millet ve devleti birbiriyle kucaklaştırdığını, barıştırdığını, buluşturduğu ve bütünleştirdiğini belirtti.  Aynı zamanda rektör Prof. Dr. Recep Bentli, Özal’ın yepyeni, kavgasız bir Türkiye’yi, ileri ve modern bir ülke haline getirecek bir siyasi ortam oluşturduğunun altını çizerek, “demokrasi-İslam sentezini inandırıcı biçimde temsil ederek ve bunu halka yayarak sürekli ‘İlk’leri ülkenin gündemine getirdi. Özallı yıllar Türkiye için önemli bir dönüm noktası olup, o döneme kadar ifade edilmemiş olan, yapılmayan, hatta yapılmasına kimsenin cesaret edemediği uygulamalar hayata geçirildi. 

        "Serbest Piyasa Ekonomisi", "Hür Teşebbüs", "Hür Düşünce", "Çağ Atlama", "Dünyayla Entegrasyon", "Lider Ülke", "Aktif Dış Politika", "Bürokrasinin Azaltılması", "Milletin Zenginliği Sonucu Devletin Zenginliği" "Adriyatik'ten Çin Seddine Kadar Türk Dünyası", "Hem Siyasette Hem De Ekonomide Demokrasi ve Rekabetçi Düşünce", "İçe Dönük Türkiye ve Türkiye İnsanından Dışa Dönük Türkiye ve Türkiye İnsanına" vb. söylemler onun döneminin temel kavramları olmuştur.” ifadelerine yer verdi.

         Özal’ın sadece iç siyasette değil, dış politikada da Türkiye'yi etkin bir noktaya getirdiğini, ‘hayır’ diyebilen bir Türkiye’nin onun devrinde gerçekleştiğini ve sonraki dönemlerde de bu anlayışın hâkim bir hale geldiğini belirten Rektör Recep Bentli, “Türkiye'nin 1980'den bu yana yaşadığı kapsamlı değişimi Özal'dan bağımsız düşünmek mümkün değildir. Özal, Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak dünyadaki küreselleşme sürecinin dışında kalmadı. 

         Özal, geleceği okuyup geleceğin çözümlerini o günden üretmeye çalıştı. Nitekim Doğu Almanya'yı Batı'dan ayıran Berlin Duvarı'nın yıkılacağını da önceden görüp Türkiye'nin dışa açılmasını ve dünyanın gerisinde kalmaması için gerekli reformların yapılmasını planlamıştır. Özal, statükoyu değiştirmeye çalışan bir reformcuydu. Siyasi, askeri ve ekonomik anlamda çok köklü değişimler onun zamanında yapılmıştır.” dedi. 

        Sayın Recep Bentli konuşmasında, “Halka hizmet Hakka hizmettir” anlayışını hâkim kılan merhum Turgut Özal’ın hayatını,halkla birlikte halkın sorunlarını çözmeye, yaşam kalitesini yükseltmeye adadığını, toplumun bütün kesimlerini kucaklayarak ülkemize hoşgörü ve uzlaşma kültürünü kazandırdığını ve Türkiye'nin 1980'li yıllarda yaşadığı ekonomi, altyapı ve zihniyet değişiklikleri, toplum dinamiklerini politik yapıların önüne geçirdiğini belirtti. 

        “Özal hayatının her döneminde doğru bildiği yolda kararlılıkla yürümüştür. Hayatının son yıllarında yalnız kalmışsa da ülkenin geleceğine dönük konularda asla susmayıp adeta toplumun yönlendiricisi, halkın sesi olmuştur. Onun zihniyet dönüşümü devrimi o kadar önemlidir ki ölümünden sonra bile tartışmaların ardı arkası kesilmemiştir. Vefatından sonra aslında hiç de yalnız olmadığı milyonlarca insanın kalbinde yaşadığı görülmüştür. 

        Ayrıca halkımız; Özal'ı doğru anladığını, Cumhuriyet tarihinin en görkemli kitle gösterisi olan Ankara ve İstanbul'daki cenaze törenlerinde, O'nu, 'üç slogan'la uğurlarken ortaya koydu: 'Demokrat Cumhurbaşkanı'; 'Dindar Cumhurbaşkanı'; 'Sivil Cumhurbaşkanı' idi” ifadelerine yer veren Sayın Recep Bentli, “Özal'ın kendisine yapılan suikast sonrasında yaptığı konuşmasındaki sözleri geleceğe yön verecek liderlere mesaj yüklüdür: ‘Biz bu topraklarda büyüdük. Havasını teneffüs ettik, okullarında okuduk. Bu ülkeye karşı borcumuz var. Hizmet için siyasete girdik, çok sıkıntı çektik ve çekeceğiz. Siyasetçinin bir bayramlık bir de idamlık gömleği vardır. Biz rahatı seçmedik, ülkeye hizmeti seçtik.’” dedi.

       Malatya Valisi Sayın Ersin Yazıcı ise konuşmalarında, “Büyük devlet adamı Malatyalı hemşerimiz rahmetli Turgut Özal’ı anmak için bir araya geldik. Öncelikle rahmetle ve minnetle kendisini yâd etmek ve anmak istiyorum. 1993 yılında Ankara’daki cenaze törenine katılma imkânı da bulmuş birisi olarak rahmetli Özal’ın, büyük devlet adamımızın Türkiye’yi değiştirdiği, dönüştürdüğü, Türkiye’nin adeta ufkunu açtığı, istikametini, yönünü, raylarını değiştirdiği dönemde üniversite öğrencisiydim. 

          1986 yılında başlayan İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrenciliğim Turgut Özal’ın başbakanlık yaptığı yıllara denk geliyor. O dönem için çok farkında değildik ama bugünlere geldiğimizde 1983’ten itibaren Türkiye’nin nasıl ray değiştirdiğini, istikametini ne kadar büyüttüğünü ve ufkunu ne kadar genişlettiğini daha sonra müşahede ettik. Büyük devlet adamı ama dünyayı yakalamış, dünyanın o günlerde en öndeki bütün teknolojisini, düşünce anlamında her türlü iktisadi ve bilimsel düşünceyi yakalayabilen ve Türk milletine, bu büyük millete bunu kabul ettiren, bu vizyonu veren, yönlendiren büyük devlet adamı. Minnettarız. 

         24 Ocak kararlarıyla Türkiye’nin ekonomi anlayışı liberal ekonomiye geçişle birlikte siyasette, sosyal alandaki liberalleşme Türk gencinin, Türk insanının çağı yakalama arzusu ve diğer taraftan da tarihten aldığı güçle Türklerin, Türk devletinin, milletinin dünyada var olduğunu ve güçlü olduğunu bir kez daha dünyaya yavaş yavaş gösterdiği ve ispatladığı dönemlerdi Özal’lı dönemler.” ifadelerine yer verdi. 

        Türkiye’nin makas değiştirdiği ve yeni ufuklar yakaladığı, vizyonunu değiştirdiği dönemin en büyük mimarlarından biri olan Cemil Çiçek’in Sayın Özal’ın ekibinden biri olduğunun altını çizen Vali Ersin Yazıcı, “1983 yılında seçimle iktidara gelen o günkü Anavatan Partisi’nin koşulları bugünle kıyas olmaz. Türkiye’nin o günkü koşularda vizyonunu, ufkunu, gittiği istikameti değiştirmek, ekonomik ve sosyal modelleri, siyaset modellerini değiştirmek o günkü koşullarda çok zordu. Çünkü askeri bir dönemden çıkmışsınız ve o dönemin koşulları içerisinde bunları yapabilmek gerçekten öncelikle cesaret ve büyük devlet adamlığı unsurlarını üzerinizde taşımanızı gerektiriyordu. Sağ olsun, var olsunlar.

         Sinevizyonu izlerken birçoğunun rahmetli olduğunu gördük ama Sayın Cemil Çiçek aramızda. Bir kez daha kendisine teşekkür ediyor ve hoş geldiniz diyorum ” diyerek konuşmalarına son verdi.  
8. Cumhurbaşkanımız merhum Turgut Özal’ın yaşamına yakından tanıklık eden Eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek, “Bir söz vardır: Gençler ümitle, ihtiyarlar hatırayla yaşar.

         Bizimde hatıra anlatacak noktaya geldiğimizi anlıyorum. Cumhuriyetimizin 2.yüzyılına girdik. Bu birinci yüzyılda bu ülkenin çok önemli kazanımları var. Olanları o günün şartlarında değerlendirdiğimizde Türkiye epey bir mesafe katetti. İnkâr etmeye gerek yok. Emeği geçenlere, hizmet edenlere, her görevde, her sıfatta, her meslek grubunda olanlara şükran borcumuz var.” diyerek başladı. 

         Birinci yüzyılda olan 3 önemli kazanımın farkında olunmadığını dile getiren Cemil Çiçek, evvela bunun farkında olmamız gerektiğini beyan ederek bu üç önemli kazanımın ilk maddesinin milli mücadele olduğunu belirtti. “Eğer milli mücadeleyi başaramasaydık, Kurtuluş Savaşı’ndan muzaffer olarak çıkmasaydık, bugün burada bu toplantıyı yapamazdık. 

        Bu nedenle en başta, her vesileyle samimi ve kalpten bir şekilde başta Atatürk, silah arkadaşları, gazilerimizi, şehitlerimizi, rahmetle, minnetle anmamız gerekiyor.” dedi. İkinci maddenin Türkiye’nin geçen yüzyılda cumhuriyete kavuşmuş olması olduğunu dile getiren Sayın Çiçek, “Cumhuriyet olmasaydı bu kürsüde konuşan insan belki de bu sıfatla konuşamayacaktı. Cumhuriyet milletimizin en önemli kazanımlarından birisidir.” ifadelerine yer vererek son maddenin ise demokrasi olduğunu belirtti. 

        Demokrasiyi yeteri kadar bilmediğimizin altını çizen Cemil Çiçek, önemli hizmetlerin ve kazanımların varken değerinin anlaşılmadığını, yokluklarında gerek değerlerinin ortaya çıktığını dile getirdi: “Darbeler dönemini hayatında yaşamış biri olarak demokrasinin ne kadar önemli bir kazanım olduğunu bu vesile ile ifade etmek isterim.” 

         Malatya’da olmaktan memnuniyet duyduğunu dile getiren Sayın Cemil Çiçek, “Siyasi hayatımda Malatya’nın ve Malatyalıların önemi var. Fahri bir hemşerinizim. Bunu yakın dostlarımız bilir. Babamdan sonra benim üzerimde en çok hakkı olan kimdir, deseniz kardeşlerim, dayılarım, amcalarım değil; rahmetli Turgut Özal’dır.

         Turgut Özal olmasaydı bugün bu konuşmayı yapan insan siyasette olmazdı. Ben 57 senedir devlet ve millet için karınca kararınca hizmet eden bir insanım. Ama bugün sizlere söyleyeceğim şeylerin büyük bir kısmını rahmetli Turgut Özal’dan duydum, öğrendim ve gördüm. Dolayısıyla Turgut Özal Türk siyasetinde çok önemli bir devlet ve siyaset adamı. Bir öğretmen. Bir öğretici. Ne olunca ne olur ya da ne olmaz, onu da hayatında bizlere göstermiş değerli bir devlet, siyaset adamı.” ifadelerine yer verdi.

         Siyasetin yol haritasının tecrübe olduğunu belirten Sayın Cemil Çiçek, andıklarımızı iyi anlamamız gerektiğini belirtti. “Bugün Turgut Özal’ı anıyoruz. Bu dinimizin, kültürümüzün yapmamızı önerdiği, yapılması gereken bir iştir. Kim olursa olsun ölmüşlerimizi rahmetle anmak asgari bir nezaketin gereğidir. Bunu da bugün bu vesile ile yerine getirmiş oluyoruz ama esas olan andıklarımızı anlamaktır.

          Malatya’nın bir özelliği var.  Birinci yüzyılın kritik noktalarında görev yapmış 2 cumhurbaşkanı, 2 başbakan ve 2 ana muhalefet lideri Malatyalı. Malatyalılar bununla iftihar edebilir. Bu insanları değerlendirirken bugünden değil, onların görev yaptıkları şartlara göre değerlendirmek gerekiyor.” ifadelerine yer verdi. 

          “Malatya için önemli kazanım olarak 2 üniversitemiz var. Emeği geçenlere ve görev yapanlara teşekkür ediyorum. Biri İnönü Üniversitesi, biri Turgut Özal Üniversitesi.  İki isim sizlere büyük sorumluluklar yüklüyor. Bilgi temelli olarak bu insanları anlatamazsak emin olun siyasi çatışma ortamından Türkiye’yi kurtaramayız.” ifadelerine yer vererek “Anlattığımız insanların illa ki doğru yaptıkları, yanlış ve eksik yaptıkları işler var. Turgut Özal’ın yakın arkadaşı, beraber bulunmuş bir insan olarak, onunla beraber geçen ömrümün şükredilecek bir zaman dilimi olduğunu ifade ederek söylüyorum. ” dedi. 

         “Konumuz Turgut Özal olunca evvela şunu söylemem gerekir” diyen Eski TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek, “Yakın siyasi tarihimizin en önemli simalarından birisi bir devlet ve siyaset adamı olarak Turgut Özal’dır. Peki, bu özelliği nereden geliyor? Siyaset arenasında, siyaset meydanında değişik kaynaklardan insanlar siyaset yapmaya çalışır.

          Bunların bir kısmı yatay geçiş yaparak, başka bir alanda görev yaparken bir gün siyasete girme ihtiyacı olur, teklif vs. alır, gelir siyasete girer.  Ama bir kısım insanlar vardır ki Turgut Özal gibi hayatın içinden gelirler. Turgut Özal hayatın içinden gelen bir devlet ve siyaset adamıdır. Hiçbir yere yatay geçiş yapmamıştır. Dişiyle tırnağıyla bir memur çocuğu olarak hayatın bütün zorluklarını da yaşayarak en tepe noktaya kadar gelmiş bir insan. Dolayısıyla hayatında ikbalide görmüş, kahrı da çekmiş birisi. 1987 yılında 8.cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, elinden tutup getirip meclis başkanı yaptığı, elinden tutup siyasete sokarak bakan, milletvekili, komisyon başkanı yaptığı insanların bir kısmı oy vermemiştir. Böyle bir vefasızlığı da görmüştür.” ifadelerine yer verdi. 

          Turgut Özal’ın farklı farklı alanlarda görev yapmasından kaynaklı olarak doğrudan tecrübeye dayalı bir siyaset adamı olduğunu belirten Cemil Çiçek, “Türk bürokrasisinde elbette her makam ve kurum önemli. Ancak merkezi hükümet açısından baktığımızda iki makam çok önemli: Bir tanesi Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı’dır. Devlet Planlama Teşkilatı o devletin imkân ve kabiliyetlerinin en iyi şekilde konuşulduğu, görüşüldüğü, planladığı bir teşkilat idi. 

        Devlet Planlama Teşkilatı denildiği zamanda ilk akla gelen Turgut Özal’dır. Artık ismiyle müsemma olmuştur. Turgut Özal hangi göreve geldiyse bileğinin hakkıyla gelmiştir. Arkadan iteni yoktur. Bunca insan arasından bu işi o yapar, denildiği için göreve gelmiştir. Bunlardan bir tanesi Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığıdır.” dedi. 
Devlet için ikinci en önemli kurumun Başbakanlık Müsteşarlığı olduğunu belirten Cemil Çiçek, devletin tüm bilgilerinin bu kurumdan geçtiğini ve adeta bürokrasinin koordinatörlük makamı olduğunu dile getirerek “Bu kurumda da önde gelen isimlere baktığımızda Turgut Özal’ı görüyoruz.

         Demek ki önemli bir bürokrasi tecrübesine sahip olması Turgut Özal’ı öne çıkaran etkenlerdendir. Zira devleti bilmeden devleti yönetemezsiniz. Özal’ın birinci özelliği budur. İkincisi, Özal küreselleşen bir dünyada dünyayı tanımak lazım gerektiğini düşünen bir liderdi. Geriye dönük devlet ve siyaset hayatımızda görev yapan üst düzey insanlarımızın önemli bir kısmını bu dış tecrübesinin önemli ölçüde eksik olduğunu gördüm ben. 

         Özal da Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı’ndan ayrıldıktan sonra Dünya Bankasına giriyor. İşin merkezinde bulunmak ve nasıl döndüğünü anlamaya çalışmak ve Türkiye’nin öyle bir dünyada yeri nedir, ne değildir anlaşılmaya çalışılıyor. Bu tecrübeyi de Turgut Özal yaşamış bir insan. ” ifadelerine yer verdi. 

        Turgut Özal’ın üçüncü tecrübesinin özel sektör ve iş dünyası olduğunu belirten Sayın Çiçek, “Turgut Özal başta Sabancı Holding’deki görevi ve o dönemde en önemi meslek kuruluşlarından biri olan Madeni Eşya Sanayicileri (MES)’nin hem işveren kısmı hem de işçi kesimiyle mücadelelerin olduğu dönemde MES’te çalışmış bir insan. Hem özel sektör hem de sendikacılık tecrübesi var. Son olarak ise siyaset tecrübesi. Masanın dört ayağından gelen bilgi birikimine, ne olunca ne oluyor ne olmuyor, bunları bizzat yaşamış bir insan. 

        Dolayısıyla böylesine bir insanın Türkiye’de siyaset yapmak isteyen insanlar için bulunmaz bir hazine olduğunu belirtmem gerekiyor.” ifadelerine yer verdi. 

        Turgut Özal’ın esas itibariyle bir ideoloji adamı olmadığının iyi anlaşılması gerektiğini belirten Cemil Çiçek, popülist bir adam olduğunun altını çizerek, ideolojik anlayışların bu ülkenin birliğine ve bütünlüğüne zarar verdiğini belirtti. Sayın Çiçek, “Siyasette popülist ve pragmatik bu anlayışı temsil eden kişi rahmetli Turgut Özal’dır. İdeolojik bir yaklaşımla olaylara bakmıyor. 

        Özal’ın belki de iyi anlaşılması gereken noktalarından bir tanesi pragmatik bir insan olması. Dikkat ederseniz Özal’ın hayatında ve konuşmalarında slogana yer yoktur. Özal, slogancı bir adam değildir. Proje adamıdır.” dedi.  

        Eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek, “Ben Turgut Özal’dan öğrendim ki siyaset yumruk sıkmak, kaş çatmak değil, el sıkmaktır. Turgut Özal siyaseti el sıkmak olarak anlamıştır. Siyaseti böyle anlamayanlar ülkeye hizmette ağır aksak giderler.  Türkiye siyasetinde müzakereci ve münazaracı olmak üzere iki tip siyaset var. 

        Siyasetin özü müzakeredir. Türkiye bu iki tip siyasetçi örneklerini çokça gördü. Ancak Turgut Özal müzakereci bir siyasetçiydi. Özal’ın devlet adamı olarak görev yaptığı dönemlerde Özal’ın kavga ettiği hiç kimseyi göremezsiniz. Hiçbir ağır cümle konuştuğunu da göremezsiniz. Çünkü Özal daha en başında ‘Ben bu memlekete hizmet etmek için siyaset yapıyorum. O zaman herkesi dinleyeceğim.’ dedi. Kavga eden insanlar birbirlerini dinlemezler. Müzakere eden insan herkesten istifade eder ve ortak bir çözüm bulmaya çalışır.

        Dolayısıyla Özal nasıl bir siyasetçi diye sorarsanız, müzakereci siyasetçi tipinin önde gelen abideleşmiş ve bu müzakereciliği dış dünyada da kabul görmüş önemli bir devlet ve siyaset adamıdır. Bu sadece benim kanaatim değil. Özal ile alakalı yazılan yurt dışında çıkan yayınlara baktığınızda Özal’ın konuşup da ikna edemediği yerli, yabancı hiç kimse yok.  Özal’a bir de bu açıdan bakmak gerekiyor.” ifadelerine yer verdi. 

         Eski TBMM Başbakanı 8. Cumhurbaşkanımız merhum Turgut Özal’ın 31. Ölüm yıldönümü sebebiyle gerçekleştirilen “Turgut Özallı Yıllar” Konferansını, “Özal ile her türlü üslupta müzakere yapabilirdiniz. O başbakan ben bakanım, o başbakan ben milletvekiliyim, acaba söylersek alınır mı, ters mi bakar. Size yeminle söylüyorum ki Özal’da bu endişelerden hiçbirisi kapıdan içeri girmezdi. Her türlü münakaşayı, münazarayı yapardı. Sonra karar verir, onun üzerine düşünür, sonra gece arar. Ben 3 kez bunu yaşadım. 

       Gecenin 2’sinde 3’ünde arayıp önce sorardı, ‘napıyordun, uyuyor muydun’ diye sorardı. Sonra ‘Ya Cemil, gece düşündüm, o senin düşündüğün doğruydu, değiştiriyoruz kararı.’ Bu erdemi gösterebilen siyasetçiler başarılı oluyor. Özal başlangıçta bunlara riayet ettiği süre içerisinde hemen hemen çok az hata yaptı. Kararlarını değiştirdi. Bunu değiştirmekte hiçbir endişe duymadı. Fikirleri serdetmede de insanlara bir cesaret, özgüven geldi. Özal netice itibariyle Türkiye’de bu ve benzeri birçok demokratik değerin hayata uygulanmasında ve ülkeye bir kısım kazanımların sağlanmasında önemli bir tecrübe birikimine sahip. 

       İyi araştırılması gerekiyor sadece. Bugün sahip olduğumuz çağdaş ve medeni anlayışların, günümüz gençlerinin ilgi duyduğu alanların birçoğunun ilk adımı Özal’ın zamanında atılmıştır hem alt yapı hem mevzuat hem de bunun somut örnekleriyle itibariyle. Onun için vatandaşın çok güzel bir ifadesi var: ‘dindar cumhurbaşkanı, sivil ve demokrat’.  Özal, içe dönük derinliği olan bir dindardı; dışa dönük sivriliği olan değil. Onun için Özal bunları konuşmak yerine yapılabilecek bir şey varsa bunları yapardı. Allah Özal başta olmak üzere hepsine rahmet eylesin.” diyerek konuşmalarını sonlandırdı. 

Bülten

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN