Pütürge ve Tepehan Halkı Büyükçay Barajının Yapılmasına Tepkili
DEVA Partisi Pütürge İlçe Teşkilatı ve Çok Sayıda Pütürge ve Tepehan Halkı Baraj'ın Yapılması Planlanan Bölgeye Giderek Bir Basın Açıklamasıyla Büyükçay Barajının Yapılmasına Tepki Gösterdiler.
DEVA Partisi Pütürge İlçe Başkanı İbrahim Yalçınkaya, Tepehan' yapılacak olan Büyükçay Barajının ne Malatya'ya , ne Pütürge'ye ne Tepehan'a nede Burada Yaşayan Vatandaşa Hiç Bir Faydası Yok.. Yapılması Planlanan Barajın Amacı Malatya'nın Pütürge'nin Suyunun Adıyaman Kahta ve Menzil'e Peşkeş Çekilmesidir...
İlçe Başkanı Yalçınkaya, Pütürge Tepehan’da Bulunan Büyük Çay'ın üzerine yapılması planlanan Büyükçay Barajını Bölge halkının İstemediğini , Bu Barajın Bölgeye hiç bir katkı ve fayda sağlamadığı gibi buranın ekolojik ve doğal yapısının bozulacağını söyleyerek vu projenin halk ve köylü ahalisinin menfaatleri doğrultusunda durdurulması gerektiğini söyledi.
Başkan Yalçınkaya" Bölgemize yapılması planlanan Büyükçay Barajının buraya yapılmasının planlanmasının arkasında aslında başka sebepler var. Bu planlanan baraj Malatya Pütürge'ye Tepehan'a değil , Adıyaman Kahta ve Menzil bölgesinin sulanması için yapılan sinsice bir hesaptır. Malesef Adıyaman'ın iktidar Milletvekilleri bölge üzerinden her türlü kazanımları sağlamak için uğraşırken malesef Malatya'nın İktidar Milletvekilleri ise Malatya'nın bütün değerlerinin peşkeş çekilmesine sağır ve körler dedi.
DEVA Partisi Pütürge İlçe Başkanı İbrahim Yalçınkaya, Basın Açıklamasının devamında şunları söyledi ?
Uzun bir zamandan beri tartışma konusu olmuş, bölgemiz Tepehan’ın büyük ölçekli bir sahası üzerinde yapılmak istenen, Uzuntaş - Galipole yönünden Kahta çayı istikametine doru akan “Büyük Çay” üzerine yapılacak/yapılması planlanan Adıyaman Kahta ovasını sulayacak baraj programına açık bir dille karşı olduğumuzun basın açıklamasıdır.
Malumunuz olduğu üzere;
Bölgemizde büyük bir sosyolojik ve kültürsel tahribat yapacak barajla birlikte bir çok ailenin toprak ve özlük haklarını da kaybedeceğine buradan vurgu yapmak istiyorum.
Bunun yanında en çok karşı olduğumuz şey; göç, gurbet, nihayetinden toplum hiyerarşik tablonun hasar alacağı dejenere olmuş ortamlara sürükleneceği, toplumsal etkileşim zincirinin halkalarında kırılma yaşanacağını, zaten her gün ciddi bir nüfus kaybeden bölgemizin kolektif tüm hafızasına sahip çıkmak adına, geçmişimizden yola çıkarak geleceğimizi bu minvalde inşa edeceğimize, her ne kadar topraktan geldik toprağa gidecek anlayışı baki olsa da memleketimizin, köylerimizin, kültürsel fonksiyonlarımızın dayanışma ve birlikteliğimizin siyasi çıkarlara kurban vermeyeceğimizin teminatı olarak elimizden geleni yapacağımıza “BURADAN” halkımıza söz vermeyi insani bir görev sayarım.
Ayrıca bu toplumsal bir mutabakat ürünüdür. Hiç bir siyasi paradigma içermemektedir. İdeolojik bir sav değildir zaten olamaz. Taktir edersiniz ki; İnsan olan herkesin aynı düşünceleri taşıdığını ve dışa vurmasa da içinden geçirdiğini, elbette çevresine-toprağına-geçmişine-örf adet ile değerlerine sahip çıkma arzusu içinde olduğunu biliyoruz.
Kaldıki şahsen baraj programının olası günlerde başlandığında en çok mağdur olacak Yandere (Haydaran) köyünün bir sakini olarak tüm meydana gelecek olumsuz süreci görüyor ve müdahale etme mecburiyeti vicdani bir meselenin çok ötesinden, kalbimizde hasıl olmuştur.
Adına da büyük çay barajı denen sistematik şekilde bölgemizi imha etme operasyonunu red ediyor kati suretle kabul etmiyoruz. Bir baba olarak, ilçemiz Pütürge’nin DEVA partisinin ilçe başkanı sıfatıyla, 74 m’lik Baraj gövdesinin yükseldiği esnada en çok büyük kayıp yaşayacak bir Haydaran’lı olarak, bir Tepehan’lı, bir Pütürge’li, sıradan bir vatandaş olarak… Siyasi bir klikin hiç bir sosyal, çevresel, ekolojik faktörü göz önünde bulundurmadan bilinçsizce tasarladığı bu baraj projesini -yapılmaması için- her türlü siyasi ve psikolojik, saha mücadelemizi gerekli mecralarda göstereceğiz.
Büyük bir yıkımla karşı karşıya olduğumuzun bilinciyle, ait olduğumuz ve doğduğumuz topraklara bağlılık aidiyetimizi göstermek artık boynumuzun bir borcudur.
Kaldı ki baraj gövdesinin Doğu Anadolu fay hattının tam üzerine oturtulması hem yapılan yanlışın defaatle büyüklüğünü hem de beraberinde büyük bir mühendislik zaafiyetininde yaşandığına işaret etmekte. Hiç ekletmezler mi? Bir deprem kuşağında yer alan bölgenin bu baraj sonucunda yaşayacağı endişenin kat be kat artacağını.
Yani, büyük bir cehaletle de ayrıca yüzleşmek üzereyiz bu tabloda.
Dolayısıyla, balık baştan kokar derler. Nereye el atsan orada bir tutarsızlık. Siyasilerin kariyerini koruma amaçlı bu tasfiye harekatı, büyük çelişkiler, sorunsallıklar ve statik hesap hataları, toplum itirazına rağmen, çevresel, konjukturel eksikliklerle dolu. Hiç bir kazanım sağlayacak yanı bulunmamaktadır. Pütürge’nin doğal olarak Malatya ile Nemrut dağı bağlantısını kesmek stratejisi geri planda sinsice işletiliyor. Ekolojik denge şartları gözetilmeden doğa ve çevre katliamı cinayeti işlenecektir. Zor bir coğrafya’ya tutunmuş tabiri caizse ekmeğini taştan çıkaran insanların yaşam tutkusu kodlarına bir darbe serüveni tasarlanıyor böylece. Bir hikayeyi yok etmek katıksızlığıdır. Gurbette ömür geçirmiş insanlarımızın sıla’i-rahim umuduna el koymak kripto tamdansıdır. Vuslatın telif hakı gasbıdır.
Bir baraj bin yıllık öykünün, binlerce ekmeğin, on binlerce hayali sona erdirecek başlangıcın ta kendisi. Malatya veya Pütürge, dahası Tepehan’ın hiç bir fikrine başvurulmadan yapılması planlanan “Büyükçay” barajı doğal habitata tecavüz mahiyeti taşıdığından kamuoyu adına onay vermeyeceğimizi deklare ederiz.